Doğmamış minik aslancık oğluma - I

İçimde bir balık mı yaşıyor ne?

Minik aslancık oğlum daha 16 haftalıktı. Tarih 1 mart 2011. Evde yalnızdım. Tam dinlenmek üzere uzanmıştım ki sen hareketlenmeye başladın. Yanılıyorum zannettim. Çünkü doktorumuz daha çok küçük olduğun için hareketlerini ancak 20. haftaya doğru hissedebileceğimi söylemişti.



Ellerim karnımda tekrar hareket etmeni bekledim. Hemen yanıt geldi senden. "Anneciğim, işte buradayım!" der gibiydin. Hafif hafif içimde bir sağa bir sola kaymaya başladın. O anı asla unutamam. Seni hissettiğim andan itibaren hamileliği daha çok anlamaya başladım. Küçük oğlum benimle iletişime geçmişti. Adeta benden ilgi bekliyordu. Beni şaşırtmaya çalışarak dikkat çekmek istiyordu sanki.

Sonraları hareketlerini daha iyi yorumlar oldum. Bir taraftan benden etkilendiğin zamanlarda oluyordu , ilgi bekledin zamanlarda. Doğanın kanunu olarak yerini genişletmen gerektiğini de biliyordum, hıçkırığa tutulduğun zamanı da.

Özellikle mi yapıyordun tam emim değilim ama ne zaman babanla bir şeyler yapacak olsak bende buradayım dercesine çok kuvvetli bir şekilde tekmeliyordun. Bizde o an her ne yapıyorsak, bazen tavla oynuyorduk bazen sinema seyrediyorduk, yaptığımız işi bırakıp seninle ilgileniyorduk. Bir kaç kere seni kandırmaya çalıştık. Az bir şey ilgilenip tekrar kaldığımız yerden devam ettik. Sende daha fazla güçlü tekmelemeye başlamıştın. Çok güldük bu duruma.

Seni sakinleştirmenin güzel bir yolunu bulmuştuk babanla. Bazen birlikte, bazen de sadece baban bir küçücük aslancık şarkısını söylüyordu. O zaman daha kısa sürede seni ikna edebiliyorduk oğlum. Hatta bazı geceler, tabi sen geceyi ve gündüzü ayırt edemiyordun , uyutmuyordun beni. Halbuki genelde ben uyuduğum zaman sende benimle birlikte uyuyordun. Ben uyanır uyanmaz sende uyanıyordun. Arada sırada hıçkırık tuttuğu için uyuyamadığın zamanlarda oluyordu. Yine de çoğu uykusuz gecelerinin sebebi genelde ilgi oluyordu. Bizde seni en çok sevdiğin şarkıyla uyutuyorduk bebeğim. Şarkının bir iki tekrarından hemen sonra uyuyordun. Bizde uyanmaman için sessizce iyi geceler dileyip birbirimize hemen derin bir uykuya bırakmaya çalışıyorduk kendimizi. Seni sakinleştirmenin sevinci ile huzurlu rüyalara dalıyorduk hep birlikte.

Seninle konuşurken, sana şarkılar söylerken, masallar okurken, adeta şımartırcasına seni severken bize verdiğin tepkiler en büyük mutluluğumuz oldu. Özellikle ağrılarım olduğunda beni daha fazla yormamak için hiç hareket etmemeyişin bile bizlere karşı ne kadar çok duyarlı olduğunu gösteriyor bence.

Şimdilerde yerin daraldı. Tam 8 ay geçti birlikte. 32 hafta 1 günlüksün. Daha güçlü, daha çok ağırsın. Ellerini, ayaklarını, başını, poponu, sırtını hissedebiliyoruz. Babanda bende hissedebiliyoruz. Her ne kadar seni ben taşısam da, baban da en az benim kadar ilgileniyor seninle. Sürekli eli karnımda. Öpmesini çok sevdiği için daha şimdiden öpücüklere boğuyor seni. Hatta doğduğunda, bu öpücük delisi olan kesin babam diyeceksin, bundan eminim. Bazı zamanlar öpücüklerinin şiddetini ayarlayamayıp seni korkuttuğu da oluyor.

Bunu bir keresinde de bile bile deneyelim dedik. O kadar korkmuştun ki, sıçramanda belliydi. İkimizde çok üzüldük. Tutamadım kendimi, ağladım. Bundan sonrada hep küçük küçük öptü baban, seni korkutmamak için. Bende seni o kadar çok öpmek, koklamak istiyorum ki anlatamam. Ama bunun için daha zaman var. Sen ne zaman kendini hazır hissedersen, ne zaman dünyamıza gelmek istersen oğlum...

Sana kavuşmak için o anı bekleyeceğim.


Not: Bu yazının ikinci bölümünü okumak için buraya tıklayınız.

Yorum Gönder